Tüketim ve Maneviyatı...

Cumanın bitişiyle birlikte hafta sonu telaşı başlıyor, Büyük çoğunluğu alışveriş ve tüketim amaçlı olan planlar hafta sonunun ana temasını teşkil ediyor. Alış veriş yapılmadan, AVM’ye uğranılmadan geçirilmiş bir hafta sonu şu ahir ömrümde ben hatırlamıyorum. Günümüz coğrafyasında tüm erkek milleti için de bu durumun aynı minval üzerine olduğunu düşünüyorum. Maalesef çağımız tamamen tüketim odaklı inşa edilmiş durumda. Yetişmekte olan yeni nesil de bu davranış psikolojisi üzerine geliyor. Üretim fikri son yıllarda gündemden  tamamen kalktı. Paranın saadeti ve mutluluğu getirmeyeceği anlayışı ve düşüncesi sadece lafta kalmış durumda.
   Tüketimin ana kaynağı maneviyat eksikliği. Doyumu arayan, sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan insanoğlu, maneviyattan yoksun ve uzak kaldığı her saniye maddiyatın ve dünyanın batağına sürüklenip duruyor. Bunun içinse hiç bir gayret ve çaba göstermiyor. Toplumların ve milletlerin batmasındaki ana temanın maneviyatın ve kültürün bitmesi ya da zayıflaması olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Tarih kitaplarında bu uzun uzadıya anlatılıyor. Yakın tarihimize baktığımızda bunu çok net görebiliyoruz. Zevke sefaya ve kişisel çıkarlarına yenik düşen idareciler, yapılan her türlü dünyevi işte beklenen maddi karşılıklar, acıma duygusundan yoksun sadece kendi cebini düşünen, iş ve esnaf anlayışı burada göze çarpan en bariz çürümeler.
   Oysa böyle mi diyor kitap, böyle mi yaşamış Yüce Nebi? Komşuyu bile o kadar hakla donatmış ki Yüce dinimiz, neredeyse mirasçı tayin edecekmiş gibi. Yardımlaşmayı, kanaati, merhameti, acıma ve sevgiyi ana esaslardan alan dinimiz, geçmiş dönemlerde yapılan haksızlıkları zulümleri bir devrimle söküp atmış, ulaştığı her beldeden. Çürümüş ruhlara, küflenmiş gönüllere abı hayat suyu olmuş getirdiği her tebliğ. Yaşadıklarıyla örnek olmuş Yüceler yücesi büyük Nebi. İsrafı haram kılmış tüm inananlara. Oysa şimdi...
   Günümüzde tek ayakkabı giyilmez, yırtık dikilmez, eski tamir edilmez oldu. Ekmek, yemek, su gibi hayati kaynaklarımız savurganca harcanır oldu. Acın hali anlaşılmaz, garibin derdi sorulmaz oldu. Fakirin sofrası görülmez, ihtiyarın evi ocağı örülmez oldu bugün. Anadan babadan, haber alınmaz oldu bugün. Yeryüzüne acı keder ve gözyaşı doldu taştı bugün. Tüm dökülen kanların sebebine, açlığın savaşların, sefaletin sebebine baktığımızda tek gerçek neden var; Maneviyat eksikliği Maddiyat sevdası.
   Kendimizden ve çocuklarımızdan tüm aile bireylerimizden başlayarak Manevi iklimlere yelken açmalıyız. Maddiyat temalı söylemleri ve davranışları mümkün olduğunca azaltmalı ve bitirmeliyiz. İlmek ilmek nakış nakış manevi havayla işlenen bir toplum asla yıkılmaz, asla zayıflamaz, asla tökezlemez. Hak yolda buğday tanesi kadar atılan bir adım yarın Huzuru Mahşerde sırattan toz duman geçilen bir amelin habercisi olacaktır İnşallah. Hak Teâlâ nefislerimizi Islah eylesin.
Âmin.

02 ARALIK 2018, 15:33


0 yorum:

Yorum Gönder